Merak Edilenler

  • ALÇILI HAYAT

     

    Doktorunuz size bazen yumuşak doku yaralanması, bazen de kemik hasarı nedeniyle beyaz alçı, fiberglas veya sentetik maddeden yapılmış alçı uygulayabilir.

     

    ATEL İLE TAM ALÇI ARASINDAKİ FARK NEDİR?

     

    Atel; uygulanan bölgeyi tamamen sarmayan, kırıkların geçici veya kalıcı tespiti için ve yumuşak doku yaralanmaları veya aşırı şişlik olan yaralanmalarda kullanılan cihazdır. Şişliğin çözülmesi için bandaj ile tespit edilir. Tam alçı ise uzvu tamamen sarar ve genellikle kırık tedavisinde nadiren de yumuşak doku yaralanmalarında kullanılır.

     

    NE KADAR ZAMANDA KURUR?

     

    Kolunuzu/bacağınızı desteklemesi için alçı tamamen kurumalıdır. Beyaz alçıdan yapılan kol veya bacak alçısı 24 ile 48 saat arasında kurur. Sentetik alçılar ise 1 saat içinde kurur.

    İlk yapıldığındaki ağırlığı kurudukça azalır. Kurumayı hızlandırmak için saç kurutma makinesi gibi cihazlar kullanılmamalıdır !!!

    Alçı kuruyana kadar, ıslaklığı engellemesi için alçı ile diğer maddeler (örn. Yastık) arasına koruyucu poşet yerleştirilebilir.

    Cilt tahrişi ve bası yaralarına neden olabilecek alçıdaki şekil bozukluklarını önlemek için alçının ıslak olduğu süre boyunca çökmesine karşı baskı oluşturacak durumlardan kaçınılmalıdır.

     

    ALÇIYI NASIL KORUMALIYIM?

     

    Alçınızı sert yüzeylere çarpmaktan kaçının.

    Bacak alçısını kirlenmeye karşı korumak için üstüne geniş bir çorap veya çarık geçirilebilir.

     

    CİLT BAKIMI NASIL YAPILIR?

     

    Alçı kenarlarında kalan cilt kısımları yumuşak nemli sabunlu bez kullanarak her gün nazikçe silinebilir.

    Temizliğe başlamadan önce alçı kenarlarını plastik örtüyle korunmalıdır.

    Alçının ıslanmasından kaçının !!!

    Cilt bir havluyla iyice kurulanmalıdır.

     

    KAŞINTI OLURSA NE YAPMALIYIM?

                               

    Alçınızın altında hissetiğiniz kaşıntı ne kadar fazla olursa olsun, azaltmak için hiçbir zaman keskin veya sivri bir maddeyi alçının altına sokmayın !!!

    Bu hareket cildinize hasar verip enfeksiyona sebep olabilir.

    Alçınızın altına pudra veya losyon sürmeyin !!!

    Alçının köşelerine havlu kağıt veya tuvalet kağıdı koymayın, bu kan dolaşımını bozabilir !!!

    Saç kurutma makinesi ‘soğuk’ modunda ayarlayıp kaşınan bölgeye doğru tutulabilir.

     

    ALÇIYI ISLATABİLİR MİYİM?

     

    Alçınızın ıslanmasına hiçbir zaman izin vermeyin, çünkü bu zayıflayıp kırılmasına neden olacaktır. Banyo yapacağınız zaman bir poşet ile sarıp giriş kısımlarını güzelce bantladıktan sonra dikkatli olarak yapabilirsiniz. Terlemeyi engellemek için çok uzun süre tutmamalısınız.

     

    ALÇININ ÜZERİNE BASIP YÜRÜYEBİLİR MİYİM?

     

    Hayır, hekiminiz izin vermediği sürece yürüyemezsiniz.

     

    ALÇI İLE ARABA KULLANABİLİR MİYİM?

     

    Hayır, hiçbir alçı türüyle araba kullanmanızı önermiyoruz !!!

     

    ALÇIYA İMZA ATTIRABİLİR MİYİM?

     

    Aile bireyleri veya arkadaşlarınız alçıyı imzalayıp resim çizebilir.

    ASLA boya kullanmayın, bu hava almayı önleyip cildinizde yaraya neden olabilir.

     

    ALÇIYI NE KADAR KULLANACAĞIM?

                                                                                        

    Bu süre tamamen yaralanma tipiyle ilgilidir.

     

    YARALANMIŞ UZUVA EGZERSİZ YAPTIRMALI MIYIM?

     

    Evet, yaralanmış uzuvunuzdaki etkilenmeyen eklemlerinize egzersiz yaptırmalısınız. Birkaç saatte bir nazik hareketler yapabilirsiniz.

     

    ALÇI VE ALÇI ALTINDAKİ CİLDİ NASIL KONTROL EDEBİLİRİM?

     

    Muhtemel problemler (yara akıntısı veya ciddi şişlik) için bacak/kolunuzdaki alçınızı kontrol etmeniz gerekebilir.

    Bunun için alçınızı her gün kontrol edin.

    Alçınız bir yarayı kapatıyorsa, uygulamadan 48 saat içinde kırmızı veya kırmızı-kahverengi akıntı görülmesi sıktır. Bu akıntı alçıdan sızabilir veya kenarından akabilir. İşaretlemek için tükenmez kalem kullanın. Daha sonra artıp artmadığını böylece takip edebilirsiniz.

    Yeni başlayan bir akıntı problem belirtisi olabilir.

     

    NELERİ KONTROL ETMELİYİM?

    Her gün birkaç kez:

    Alçının altı ve üstündeki alana dokunarak hissizlik, karıncalanma veya ağrıyı kontrol edin.

    Alçılı kol veya bacağınızdaki parmaklarınızı kıpırdatın.

    Parmaklarınızın rengini kontrol edin.

    Alçılı ekstremitenizdeki bir tırnağınızı altındaki renk solana kadar bastırın. Bıraktığınızda 3 saniye içinde normal et rengine dönmelidir.

    Parmaklarınız soğuksa üzerlerini kapatın.

    Alçınız kırılırsa veya fazla hareketli hale gelirse hastaneye başvurun.

    Eğer aşırı şişlik olursa ilk yapacağınız şey yüksekte tutmaktır.

     

    DOKTORUMUZU VEYA HASTANEYİ NE ZAMAN ARAMALIYIZ?

     

    Eğer alçı veya yatak örtülerini kırmızıya boyayan akıntı olursa,

    Herhangi bir yaranın üzerine sarılmadıysa yeni bir bası yarasından kaynaklanabilir.

    Kokusunda veya renginde değişiklik olursa enfeksiyon belirtisi olabilir.

     

    DOKTORUNUZU VEYA HASTANEYİ ACİLEN ARAMAYI GEREKTİREN DURUMLAR

     

    Alçının altındaki cildiniz veya parmaklarınız mavi veya gri görünüyorsa,

    Tırnak testinde normal renk 3 saniye içinde geri gelmiyorsa,

    Parmaklarınızı oynatamıyorsanız veya oynattığınızda normalden daha fazla ağrı oluyorsa,

    Parmaklarınızı örttükten sonra ısınmıyorlarsa,

    Alçınız hasarlanır veya kırılırsa,

    Artan bacak ağrısı veya nefes darlığı olduğunda

  • OMUZ İNSTABİLİTESİ (OMUZDA GEVŞEKLİK, TEKRARLAYAN OMUZ ÇIKIĞI)

    Omuz instabilitesi nedir?

    Omuz instabilitesi, eklemin çok gevşek olduğu ve omuz başının eklem kapsülü içinde kontrolsüz hareket edebildiği durumdur. Omuz ekleminin çıkması omuz instabilitesi zemininde sık karşılaşılan sorunlardandır. Uygun tedavi edilmezlerse ilerleyen dönemde hareket kısıtlılığı ve artroz (kireçlenme) gelişmesi kaçınılmazdır.

     

    Omuz instabilitesi neden olur?

    Omuz instabilitesi genellikle bir çıkığı takiben gelişir.  İlk çıkıktan sonra yapılan müdehale ile omuz yerine oturtulur. Bu işlem sonrası herşey normale dönmüş gibi görülebilir ancak omuz genellikle gevşek kalır. Çünkü omuz çıkığında, eklem içindeki sekman (labrum), bağlar ve kapsül zarar görür. Bu yapılar yetersiz kaldığı için ağrı ve yeniden çıkık gelişebilir.

     

    Bazen tekrarlayan bazı hareketler (ağır kaldırma, fırlatma, silkeleme veya asılı kalma) omuz çevresi yapılarda uzun dönemde hasara ve gevşekliğe neden olur. Eklem kapsülü gevşek, sekman hasarlı ve kaslar zayıf olduğunda kemik başı yuva (glenoid) içinde sürekli kayma hareketi yapar ve sonunda omuz eklem kıkırdağında hasara ve kronik ağrıya neden olur.

     

    Bunun dışında bazı genetik hastalıklarda da aşırı elastik bağlar neticesinde de instabilit görülür. Bağlar çok kolay esneyebildiğinde eklemlerde aşırı hareket oluşur. Ancak omuz gibi sağlamlığının (stabilite) neredeyse tümünü yumuşak dokular sayesinde oluşturan eklemlerde çıkık ve gevşeklik daha sık görülür.

     

    Omuz instabilitesi ne gibi şikayetlere neden olur?

    Sık sık “çıkacakmış gibi hissetmek” bu şikayetlerden biridir. Omuzun bazı pozisyonlarda kaydığı hissedilebilir ve omuzda güvensizlik olur. Genellikle hızlı ve ani gelişen bir ağrı hissedilir. Zamanla hasta bu duruma neden olan hareketleri engellemeyi öğrenir. Zaman geçip gevşeklik ilerledikçe sık aralıklarla çıkıklar gelişir. Omuz bazen o kadar gevşek hale gelir ki hastalar çıkıklarını kendileri yerine oturtur hale gelebilirler.

     

     Ayrıca omuz çıkığında omuz çevresi sinirlerin de (aksiller sinir) zarar görebileceği akılda tutulmalıdır. Bu durumda omuzda bir bölgede uyuşukluk veya his kaybı gelişebilir. Genellikle bu durum geçicidir. Omuz çıkığı bu nedenlerle acil müdahale gerektiren bir durumdur.

     

    Omuz instabilitesine nasıl tanı koyulur?

    Omuz ağrısı ile başvuran hastaya ayrıntılı tıbbi öykü ve fizik muayene değerlendirmesi yapılmalıdır. Hastanın hikayesi ve hekimin yaptığı fizik muayene ile tanı çok büyük ölçüde belirlenir.  Örneğin taş atarken, hapşırma sırasında ya da gece uyurken çıkıklar gelişebilir. Ya da gece omuz üzerine yatamama ve dönerken ağrı ile uyanma gibi sorunlar yaşanabilir. Bazı hastalar omuzlarında sürekli güvensizlik hissinden yakınırlar.  Korkutma testi (aprehension test-korkutma testi) tanıyı büyük ölçüde netleştirir. Bu değerlendirmeler sonrasında eklem içi sorunları değerlendirmek için röntgen ve MR istenir.

     

    Tedavi seçenekleri nelerdir?

    Tedavi seçenekleri hastanın yaşına ve beklentisine göre değişmektedir. İleri yaş ve düşük fonksiyonel beklentisi olan hastalar çeşitli ilaç tedavileri ve fizik tedavi yardımı ile tedavi edilebilir. Birçok genç hastada ne yazık ki bu durum atlanıp eklem içi kortizon (steroid) ve lokal anestezik ilaç karışımı eklem içine uygulanmaktadır. Ancak genç, aktif çalışan veya spor yapan ve fonksiyonel beklentisi yüksek olan hastalarda tedavi yöntemi artroskopik tamirdir. Cerrahi tedavide kapalı (artroskopik) yöntem kullanılmaktadır. Artroskopik tedavi sonrası yaklaşık 4-6 haftalık rehabilitasyon uygulanır.

  • KALÇADA SIKIŞMA SENDROMU (FEMOROASETABULER SIKIŞMA)

    HER KASIK AĞRISI KASIK FITIĞI DEĞİLDİR !!!

    Uyluk kemiğinin başı ve kalçadaki yuva arasındaki uyumsuzluktan kaynaklı bir problemdir. Uzun süre tedavi edilmezse doku hasarı, kıkırdak hasarı ve kireçlenmeye neden olabilir. Sıklıkla kasık ve bel fıtığı problemleri ile karışmaktadır.

     

    BELİRTİLERİ NEDİR?

     

    Genellikle kasıkta ve kalça arkasında ağrıya neden olur. Özellikle çömelme, derin oturuşlar, bacak bacak üstüne atma, araç kullanma ve bağdaş kurma sırasında ve sonrasında ağrı ortaya çıkar. Bazı hastalar yürüyüş sırasında kalçada erken yorulma ve ağrıdan bahseder.

     

    NASIL TANI KOYULUR?

     

    Detaylı bir hikaye ve dikkatli bir fizik muayene ile tanı çoğu zaman nettir. Kesinleştirmek ve tedaviye karar vermek için uygun röntgen ve MR (Manyetik Rezonans) değerlendirmesi gerekir.

     

    TEDAVİSİ NEDİR?

     

    İlaç tedavisi, eklem içi enjeksiyonlar ve fizik tedavi seçenekler arasındadır. Bunlara yanıt vermeyecek olgularda sorun kalça artroskopisi yöntemi ile çözülebilir.

     

    KALÇA ARTROSKOPİSİ NASIL BİR TEDAVİ YÖNTEMİDİR?

     

    Kalça eklemine birkaç küçük delikten girilerek yapılan kapalı bir cerrahidir. Ameliyat sonrası iyileşme döneminin nispeten ağrısız ve hızlı geçtiği bir yöntemdir. Açık cerrahiye göre birçok riskten uzaklaşılır. Ameliyat sonrası güçlendirme ve fizik tedavi dönemi açık cerrahiye göre oldukça kısadır.

     

  • KEMİĞİN PAGET HASTALIĞI

    İlk defa 1877'de Sir James Paget tarafından tanımlanan Paget hastalığı (osteitis deformans), ileri yaş grubunda kemik erimesinden (osteoporoz) sonra ikinci sıklıkta görülen hastalık olması nedeniyle önemlidir.

         Paget hastalığı, kemiklerin kronik bölgesel hastalığıdır. Nadiren iskelet sistemini yaygın tutan türlerine rastlanabilir. Genellikle 40 yaşın üzerinde ortaya çıkar ve görülme sıklığı yaş ile artar; 85 yaş üzerinde bu oran %9'a kadar yükselir. Hastaların %15-30'unda aile öyküsü vardır, bu da genetik faktörlerin rolünü düşündürtmektedir. Paget hastalığında zaman içerisinde yoğun, ancak yapı olarak bozuk iskelet dokusu gelişir ve bu da kırık riskinde artışla birlikte kemik deformitesi gelişimine neden olur. İskelette her bölgede tutulum olabilmekle birlikte leğen kemiği (pelvis), omurga, kafatası ve ağırlık taşıyan kemikler daha sık etkilenir.

          Klinikte en sık rastlanan belirti kemik ağrısıdır. Kafatasının tutulması başağrısı, duyma kaybı, çınlama veya baş dönmesine neden olabilir. Paget hastalığının klinik seyri 3 genel döneme ayrılır; 1. Başlangıç fazı,  2. Karışık faz, 3. Geç sklerotik faz. Aktif fazda, alkalen fosfatazın (ALP) serum seviyelerinde artışa  Laboratuvarda serum kalsiyum, magnezyum, fosfor ve parathormon (PTH) düzeyleri genellikle normaldir. Pelvik tutulum %75, bel omurga tutulumu %55 oranında görülür. Hastalık ilerledikçe kafatası deformiteleri, omurgada genişleme ve yük taşıyan kemiklerde yavaş ilerleyici deformiteler görülür. Mikrokırıklar, en sık uyluk ve kaval kemiğinde görülür. Tüm hastalara tanı sırasında hastalığın yaygınlığını saptamak amacı ile kemik taraması (sintigrafi) yapılmalıdır. Hastalığın seyri sırasında en sık görülen komplikasyon kırıklardır.

         Tedavide temel araç ilaçlardır ve genellikle yaklaşık 1 yıl devam eder. Hastalar her 4-6 ayda bir serum ALP seviyesi ile izlenmelidir ve ALP seviyesi daha önceki değerin %25'inin üzerine çıkarsa tedavi tekrar başlanmalıdır. Ciddi iskelet komplikasyonları gelişince ortopedik girişim yapılması gerekebilir. Paget hastalığı özellikle yaşlı, bel ağrısı şikayeti ile başvuran hastalarda diğer bel ağrısı yapan nedenler ekarte edildikten sonra düşünülmesi gereken önemli bir hastalıktır.

  • DALIŞ (SCUBA) VE ORTOPEDİK SORUNLAR

       Dalış, kurallara uyulduğunda son derece güvenli ve bir o kadar da keyifli bir spor dalıdır. Tüm önlemlere rağmen bazen istenmeyen durumlarla karşılaşılabilir. Bu sorunlar içinde vurgun ya da diğer adıyla dekompresyon hastalığı en bilinenidir. Bu rahatsızlık genellikle derin dalışlarda karşılaşılan bir problemdir.

     

       Dalıştaki problemler her zaman derinlikten kaynaklanmaz. Sudaki derinleşme ve yüzeye çıkma hızı, çoğu zaman toplam derinlikten daha önemlidir. Disbarik osteonekroz ve hiperbarik artralji dalışla ilgili yaşanabilecek ve daha az bilinen sorunlardır.

     

       Disbarik osteonekroz basınçtan kaynaklanan, kemiklerin belirli bölgelerinde yaşanan, kemik ölümüdür. Genellikle kalça, omuz ve diz gibi büyük eklemleri oluşturan uzun kemiklerin uçlarında görülür. Yaş ve dalış derinliği en belirgin iki risk faktörüdür. İlerleyici ve sakatlığa neden olabilen bir rahatsızlıktır. Sık karşılaşılan bulgular süreklilik arz eden ağrı ve hareket kısıtlılığıdır. Profesyonel dalgıçlarda geçmeyen eklem ağrısı durumunda mutlaka doktora başvurulmalıdır.

     

       Hiperbarik artralji ise daha masum ancak bazen dalışı zorlaştırabilen bir durumdur. Daha çok omuz, diz ve el bileğinde görülür. Eklem hareketiyle artan ağrı ve bazen çıtlama şeklinde sesler görülür. Bu duruma engel olmak için yapılabilecek en iyi şey dalış-çıkış hızını azaltmaktır.

  • PRP VE ORTOPEDİ

    PRP, son yıllarda tıbbın birçok alanında giderek daha fazla kullanılmaya başlayan bir tedavi yöntemidir. Bu kısaltmanın açılımı “platelet rich plasma” dır. Trombosit içeriği zengin serum anlamına gelir.

     

    Hastadan alınan kanın özel bir takım ürünler yardımıyla işleme tabi tutulup, içinden belirli bir hücre grubunun ayrıştırılmasından sonra bu hücrelerin hastanın sorunlu bölgesine uygulanması işlemidir. Düşük bir miktarda sıvı içinde çok yüksek konsantrasyonda iyileştirme potansiyeli yüksek hücre içermektedir.

     

    Etki mantığı, kronikleşen sorunlarda düşen iyileşme aktivitesini, bu iyileştirme potansiyeli yüksek hücrelerle yeniden canlandırmaktır. Bu nedenle yeni başlangıçlı sorunlarda kullanımı önerilmemektedir. Hastanın kendi hücreleri ile tedavi uygulandığından yan etki veya allerji gibi sorunlar beklenmemektedir.

     

    Son yıllarda yapılan geniş tabanlı bilimsel çalışmalar ( meta-analysis / systemic review ); PRP nin dizde kireçlenme (Gonartroz), kronik tenisçi dirseği (Lateral epikondilit) ve kronik topuk dikeni (Plantar fasiit) sorunlarında kullanımının faydalı olduğuna işaret etmektedir.

     

  • KALÇA ARTROSKOPİSİ

    Kalça artroskopisi ciltte açılan portal adı verilen küçük delikler yardımı ile kamera ve bu tekniğe özel üretilmiş el aletleri kullanılarak kalça eklemi ve çevresindeki sorunlara müdahale edilebilen bir cerrahi tekniktir.

     

    Kullanım alanları nedir?

     

    Bu yöntemle kalça eklemi içindeki yırtıklar, kıkırdak problemleri, yumuşak doku sorunları, kemik çıkıntıları ve sıkışma problemi tedavi edilebilir. En sık kullanıldığı durum kalçada sıkışma problemi ve bunun neden olduğu yırtıklar ve kıkırdak sorunlarıdır.

     

    Uygulama nasıl yapılıyor?

     

    Anestezi tercihi hastaya kalmakla beraber genellikle epidural anestezi (belden uyuşturma) tekniği kullanılmaktadır. Böylece gerek ameliyat sırasında gerekse ameliyat sonrası dönemde hasta konforu artmaktadır. Bu teknik için özel bir ameliyat masası, artroskopi kulesi ve floroskopi cihazı kullanılmakta ve hasta hazırlığı ile hastayı masadan yatağına alma süreci uzun sürmektedir.

     

    İyileşme süreci nasıl ilerliyor?

     

    Bu süreç hangi nedenle yapıldığına bağlı değişmektedir. Hasta cerrahi işlem sonrası aynı gün koltuk değnekleri ile hareketli hale gelebilir. Sadece sıkışmaya neden olan kemik tıraşlandıysa iyileşme süreci hızlı ilerler. İlk bir ay koltuk değneği kullanımının ardından hasta eğer masa başında çalışıyor ise ameliyat sonrası 4 ila 6 hafta içinde işine dönebilir. Bedenen çalışılan işlerde ise bu süreç 8 ila 10 haftaya kadar uzayabilir. Sporcularda ise rehabilitasyon protokolü çok farklıdır ve basamak basamak ilerler. Kemik tıraşlama işlemi dışında eğer labrum yırtığına da müdahale edildiyse rehabilitasyon süreci daha yavaş ilerler.

     

    İyileşme döneminde fizik tedavi gerekli midir?

     

    Neredeyse tüm ortopedik cerrahilerde olduğu gibi bu işlem sonrasında da fizik tedavi olmazsa olmazlardandır. Doku iyileşmesi, kasların eski gücüne kavuşması, ağrı kontrolü ve eklem hareketlerinin eski düzeyine gelebilmesi için rehabilitasyonun erken döneminde 4-6 hafta süre ile fizyoterapist ve fizik tedavi doktorunun gözetiminde olmak işlem sonucunu daha iyi noktalara taşır.

     

    Kalça artroskopisinin amacı nedir?

     

    Hastalar için en önemli amaç ağrının giderilmesi olsa da hekimlerin bu işlemi yapmaktaki esas amacı ileride gelişebilecek kalça kireçlenmesinin (koksartroz) önlenmesidir ve bununla birlikte ağrı da azalmaktadır. Eklem biyomekaniğinin daha iyi hale gelmesi ile birlikte yaşam kalitesi artmakta ve eklem harabiyeti yavaşlamaktadır.

     

    Kalça artroskopisi sonrası eski aktivite düzeyine dönülür mü?

     

    Cerrahideki diğer bir amaç hastanın günlük yaşamdaki iş, sosyal ve spor faaliyet beklentisinin karşılanmasıdır. Bunun için cerrahi öncesinde hastayı dinlemek ve beklentilerini anlamak önemlidir. Genellikle iyileşme süreci sonrasında bir kısıtlama olmamakla beraber çok yüksek aktivite beklentisi olan hastalarda dikkatli olunmalıdır.

     

  • OMUZ ARTROSKOPİSİ

    Omuz artroskopisi nedir?

     

    Omuz artroskopisi ciltte açılan portal adı verilen küçük delikler yardımı ile kamera ve bu tekniğe özel üretilmiş el aletleri kullanılarak omuz eklemi ve çevresindeki sorunlara müdahale edilebilen bir cerrahi tekniktir.

     

    Kullanım alanları nedir?

     

    Bu yöntemle omuz eklemi içindeki yırtıklar, kıkırdak problemleri, yumuşak doku sorunları, kemik çıkıntıları ve omuz çevresindeki sıkışma problemi ve eklem harabiyeti tedavi edilebilir.

     

    Uygulama nasıl yapılıyor?

     

    Cerrahi sırasında çoğunlukla genel anestezi tekniği kullanılmaktadır. Bu teknik için özel bir ameliyat masası, artroskopi kulesi kullanılmaktadır. Cerrahi “Şezlong pozisyonu” adı verilen bir pozisyonda yapıldığı için hasta hazırlığı ile hastayı masadan yatağına alma süreci uzun sürmektedir.

     

    İyileşme süreci nasıl ilerliyor?

     

    Bu süreç cerrahinin hangi nedenle yapıldığına bağlı değişmektedir. Hasta cerrahi işlem sonrası erken dönemde genellikle omuz kol askısı ile takip edilir. Erken dönemde pasif egzersizlere başlanır. Hasta çoğunlukla 24 saat içinde hastaneden taburcu edilir. Sadece sıkışmaya neden olan kemik tıraşlandıysa iyileşme süreci hızlı ilerler. Ancak dokularda yırtık tamiri yapıldıysa süreç yavaş ilerleyecektir.

     

    İyileşme döneminde fizik tedavi gerekli mdir?

     

    Neredeyse tüm ortopedik cerrahilerde olduğu gibi bu işlem sonrasında da fizik tedavi olmazsa olmazlardandır. Doku iyileşmesi, kasların eski gücüne kavuşması, ağrı kontrolü ve eklem hareketlerinin eski düzeyine gelebilmesi için rehabilitasyonun erken döneminde 4-6 hafta süre ile fizyoterapist ve fizik tedavi doktorunun gözetiminde olmak işlem sonucunu daha iyi noktalara taşır.

     

    İşe ne zaman dönülür?

     

    Masa başı işlerde işe dönüş daha hızlı olsa da bedenen çalışanlarda ya da sporcularda bu süreç 3 ayı geçmektedir.

     

    Omuz artroskopisinin amacı nedir?

     

    Hastalar için en önemli amaç ağrının giderilmesi olsa da hekimlerin bu işlemi yapmaktaki esas amacı ileride gelişebilecek eklem kireçlenmesinin önlenmesi ve yırtıkların büyümesinin önüne geçilmesidir. Bunlarla birlikte ağrı da azalmaktadır. Tüm bunlar sağlanırken eklem açılmadan ve çevre dokulara fazla hasar verilmeden cerrahi müdahale yapılır. Eklem biyomekaniğinin daha iyi hale gelmesi ile birlikte yaşam kalitesi artmakta ve eklem harabiyeti yavaşlamaktadır.

     

    Omuz artroskopisi sonrası eski aktivite düzeyine dönülür mü?

     

    Cerrahideki diğer bir amaç hastanın günlük yaşamdaki iş, sosyal ve spor faaliyet beklentisinin karşılanmasıdır. Bunun için cerrahi öncesinde hastayı dinlemek ve beklentilerini anlamak önemlidir. Genellikle iyileşme süreci sonrasında bir kısıtlama olmamakla beraber çok yüksek aktivite beklentisi olan hastalarda dikkatli olunmalıdır.

     

Test

Form Gönderimi

Tamam

© Enis YILDIRIM 2017 | Tüm Hakları Saklıdır.
Web Tasarım Teknobay.